Heeeyyyy... Güzel bir gelişmenin eşliğinde yazıyorum. Bebem evde daha önce hiç görmediği tanımadığı biriyle oynuyor, hem de beni aramıyor. Son 1 saattir takılıyorlar salonda... hahah varlığımı umursamadı bile J
Ben de ilk 1 saat yanlarında takıldım ve sonrasında kenardan kenardan uzadım, onları duyabileceğim yakın odaya geldim. Kitap okudum, çay içtim, bilgisayarı açıp yazdığım yazıyı yükledim.
Veee şimdi yenisini yazıyorum, inanılmaz ama gerçek! İnsanlık için küçük ve bunca zamanı bitişik yapışık geçirdiğimiz bebemle benim için büyük adımlar...
Bunun için de bir plan yapmalıyım aslında. Bu zaman da kıymetli ve sınırlı bir zaman olabildiğince iyi planlamalıyım! Ayyy çok heyecanlı... Gazımdan belli oluyordur.
Şimdi öncelikle yazma işine daha çok odaklanmalıyım, hele de bilgilendirme içerikleri açısından hem konuları, hem de takvimi belirlemeye ihtiyacım var. Sonrasında da işe koyulmaya...
Geçen haftalarda temizlik için gelen teknik destekle biraz olsun içim ferahladı, tabi ki ev her haliyle uçuyor ama bununla yaşayabiliyorum. Zaten özü düzenli tertipli bir insan olmadığım için belli bir seviyeye kadar rahatsız olmuyorum. Sadece o seviye sonrasında herşey birden üstüme üstüme gelip de batmaya başlayınca içinden çıkamaz hale geldiğim için bunalıyorum...
-------
Aradan günler geçti ve biz oyun ablamızla bir kere daha buluştuk ve ben tek başıma bu sefer daha uzun süre geçirebildim.
Haftada 2 kere devam edeceğiz şimdilik. Bunu aslında hem bebem hem de kendim için bir geçiş olarak düşünüyorum. Benim kendime vakit ayırmanın yanı sıra bir yandan da onun benim dışımda (yani aileden olmayan biriyle aslında) birileriyle rahatça vakit geçirebilmeye alışması açısından kazan-kazan durumu şimdilik.
Miniko genel olarak sakinlik seven bir çocuk, öyle coşkulu, abartılı, bağrış çağrışlı ortamlarda bir adım geri gidiyor. İnsanlara yaklaşırken de bunu gözetiyor. Yüksek perdeden konuşan, tuhaf kahkahalar atan insanlara yanaşmıyor mesela. Şansımıza ilk denemede oyun ablası da onun tercih edebileceği gibi birisi çıktı, sakin, konuşkan ve eğlenceli. Onunla vakit geçirirken bana seslenmedi 2 seferdir. Sadece 2. Seferde oyun oynarken benim bulunduğum odada beni bilgisayar başında görünce biraz dikkati dağıldı haklı olarak. Onun dışında atıştırmalıkları servis etmek ve günün kapanışını yapmak dışında pek yanlarına uğramadım bu sefer. Benim açımdan gayet verimli bir zamandı. Hatta bir an boşa düştüğüm anlar bile oldu, “napacaktım ben ya?” Neyseki neşeli sesini yan odadan duymak iç ferahlatıcı ve sürekli teyakkuzda olmadan başka birşeylere odaklanabilmek harika! J
Aslında bu süreç biraz ön hazırlık gibi; zaman daralıyor ve işe başlayacağım zamana hala aylar varmış gibi görünse de bu sürenin göz açıp kapayıncaya kadar geçeceğini biliyorum ve artık buna dair planlamaları da yapmak zorunluluğu karnımda bir kasılmaya ve omuzlarımda bir ağırlığa dönüşmeye başladı bile. Bu süreçte de belirsizlik oldukça büyük aslında. Zira bakıcı fikri bana pek iyi gelmiyor, hem bana gelişimsel olarak riskli geliyor, hem de en kıymetlimi pek de tanımadığım birine bırakabilmeyi henüz içselleştirebilecek rahatlıkta değilim.
Diğer taraftan da zaten annesi ve babasının toplamından daha sosyal bir çocuk neredeyse 1,5 yıl çok az insan gördü, sonrasında da sınırlı olarak sosyalleşebildi türlü sebeplerden ötürü. Şimdi bir okul ortamının ona iyi geleceğini düşünüyorum. Hem de başka çocukları görüp arkadaşlık etmeyi, beraber oyun oynamayı, belki çatışmayı, hatta ileride çatışmaları çözmeyi deneyimleyeceğini düşünüyorum.
Aslında aklımdaki okul fikri biraz fazla ideal ama hem maddi olarak, hem de lokasyonların İstanbul’da bize ters olma durumundan ötürü çok mümkün görünmüyor. Zaten de aktif aramaya başlamadım. Çünkü işe hangi lokasyonda başlayacağım belli değil ve nerdeyse 2,5 yaşında bir çocuğa gün içerisinde ulaşmak gerektiğinde uzaklık kriz yaratabilir. Değil ki yaka, mahalle bile kritik aslında ama işte çok fazla belirsizlik olduğu için arayışa geçmekte zorlanıyorum. Kafamda oturtamadım çünkü.
Sanırım oyun ablası ile yaz ilerleyene kadar bir yol oturturuz, sonrası da zamanla “kervan” mantığı ile ilerleyecek mecburen. En azından ben işe başlamadan 1-1.5 ay öncesinde başlarsa kreşe alışma sürecini daha az gerilerek ve daha az stresle atlatırız ikimiz de.
Diğer bir durum da tabi “meme!” Henüz bırakmaya ikimiz de hazır değiliz bence, uyku olayı doğrudan ona bağlı olduğu için bizi daha da zorlayacak hissindeyim. Psikolojik olarak bu zorlanmaya kendim de hazır değilim. Geri dönüşler yaşamak da meme bırakma sürecinde en büyük yanlışlardan olur kanısındayım. Bir taraftan da gümbür gümbür gelmiş olan bebeklikten çocukluğa geçiş buhranları. Öfke nöbetleri ve havada uçuşan “HAYIR”lar. Olabildiğince onun kendini kanıtlamasına fırsat vermeye gayret etmekle beraber bazen ikna için dil dökmekten aşırı yoruluyorum.
Çok sevdiğim deneyimli bir annenin ifadeleriyle “kendi isteğinin olduğunu, birey olarak kabul gördüğünü hissetsin diye ara ara gereksiz karar noktaları oluşturarak ona sorup, onun istediğini yapmak”. Elimden geldiğince yapmaya çalıştığım bu lakin sürekli yapabildiğimi söylemek büyük bir yalan olur. Zorlanıyorum, ikna etmekte veya bazen öfke nöbetleriyle başetmekte... Temel bakım ihtiyaçlarında direniş özellikle zorluyor beni... Yemek, bez değişimi, banyo gibi... bir taraftan olabildiğince hayır demeyeye çalışırken bir yandan da onun farkında olmadığı ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmak zorluyor gerçekten.
Neyse yine konu baya dağıldı, ama bu yaz hem hızlı hem hareketli geçecek gibi duruyor...
Sağlıcakla,