Çokça boş düşünme...

 


 

 

Bu hafta çokça boş düşünme, atalet ve tembellikle geçti. Bir de akılda olmayanlarla planların efsanevi karşı karşıya gelişleri tabi ki…

Yazmak da içerik oluşturmak da ve hatta temellerini atmaya çalıştığım işim için bildiklerimi yazıya dökmek de o kadar gözümde büyür hale geldi ki... Nedenini tam anlayamadım, anlasam belki geçmesinibekleyeceğim veya çözmeye çalışacağım. Bilemediğim için, kafada kurup kurup birşey yapamamak ya da “yapmam lazım”lar içerden kafama kafama vururken kolumu kaldırmak istemeyişim sinir bozucu oluyor.

Biraz da uyku gerilemesi vurdu sanırım beni, gün içerisinde evde basit işleri yapıp tam oturayım derken genelde bir çağrı ile bebeme dönüyorum. Ya da “dur bir kaç sayfa okuyayım, bir çay koyayım” dediğimde aynı çağrı gelebiliyor.

Şimdi ise pazarın şu son saatlerinde bebemle beyim aşağıdayken bari oturayım da üstümdeki tozu silkeleyeyim dedim.

Yazmanın bir sistematiğini çözebilmek gerek belki de. Ona dair de okumalıyım belki de ama ne zaman nasıl?

Diğer taraftan duygusal yeme olduğunu düşündüğüm durum üzerine de kafa yoruyorum bu ara. Çözmek için değil de anlamak için aslında, çünkü anlamam lazım ki çözümüm doğru olsun. Üzerine bir odaklanınca ilk farkettiğim bebem yokken veya uyurken ben mutlaka birşey yemeliyim, birşey içmeliyim gibi bir telaşa düşüyorum. Acaba düyorum bilinçaltımda aç kalma korkusu mu oluştu? Ya da başka birşey mi oldu? Hiç birşey olmadıysa bile kesin birşey oldu ?!?! ve yalnızken (veya bebem yokken diyeyim) ben kendimi sürekli ağzıma birşeyler tepelerken buluyorum. Yediklerim öyle süper sağlıksız şeyler olmasa da bu kadar yiyerek b.kunu çıkarıp da faydalı kalmasını beklemek de anlamsız olur. Sağlıksız değil yediklerim dedim ama çukulatalar hariç. Bir paketini bir hafta yediğim çukulataları bir oturuşta yer hale geldim ama bitter çukulataya da sağlıksız demek içimden gelmedi şu an. Ben demeyim ama siz derseniz de içinizden diyin tamam mı:P

Geçen hafta bir gece kendime özbakım listesi yaptım. Yüzümü yıkadım mı? ile başlayan, kremlenmekten, süslenmeye, içtiğim su bardağı sayısına ve sonrası gece yatışta diş fırçalamaya kadar gün içerisindeki akışa uygun maddeler. Tiklemek için değil de farkedebilmek için aslında. Her akşam yatmadan listeyi elime alıp yaptım yapmadım diye bir göz gezdiriyorum. Kendimce bir farkındalık oluşturmaya çalışıyorum gibi.

Diğer taraftan da okuma randımanım çok düştü, aynı zamanda günlük yazma ritüelim de neredeyse kayboldu. Bayramdaki düzen bozulmasını dönüşte toplayamadım, bir de hala yoklamaya devam eden o tükenmişlik hali ve küskünlükle beraber pek güzel bir kombo olmadı sanırım. Zinciri kırma dedikçe zincir parça pinçik oldu velhasıl.

Evde kalem de, defter de çok başlarım yine bir ucundan... Bir de biraz saftiriklikle birlikte iflah olmayan bir umut insanıyım sanırım, az biraz toparlanınca iyi oldum sanıp bana iyi gelen, uzun vadede kendilik işçiliğimde yapı taşı olduğunu düşündüğüm şeyleri ihmal ediyorum.

Kapı çaldı, bana ayrılan sürenin sonuna geldim, bir ara postu yaparım işallah J

Sağlıcakla,

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ba(ğ)zı farkındalıklar...

 Dün üzerine düşünmek üzere bana yöneltilen 2 soru üzerine yazacağım.  "Yaratıcı özdeğerinin düşmanı olduğunu düşündüğün kim var? Veya ...