Evde (özellikle mutfakta) vakit geçirmeyi sevdiğimden evde kayda değer miktarda
malzemenin elimin altında olması evin varsayılan hallerindendir. Çoğu zaman
malzemeleri yedekli alırım ihtiyaç halinde malzemesiz kalma fikrindense bir
paket fazladan bulunsunJ
(Bu ihtiyatlı bakışımın başak burcu oluşumla alakası olabilir belki de :P)
Ee hal böyle
olunca evdeki glutenli muhtelif malzemeleri dolaplarda son tüketim tarihlerini
doldurmaya terketmemek lazımdı. Önce aklıma gelenleri ortaya çıkardım: kepekli
makarnalar, çeşitli (ince, kalın, başbaşı) boyutlardaki bulgur, kaynakları muhtelif olan ev tarhanalarım,
evdeki bayat ekmeklerin kurutulmasından yapılan galeta unum vs… Sonra
yakınlarda oturan arkadaşlarıma haber saldım, “elimdeki malzemeler bunlar,
ilgilenirseniz hemen lojistik hizmeti ile size ulaştırırım” diye J Malzemeler ziyan
olmadan kullanıcılarına kavuştular vesselam…
Nereden başladım, neler denedim, nerelerde
zorlandım?
İlk ve
öncelikli derdim tabi ekmekti. Ekmek için tedarik listemde ilk sırayı ise
glütensiz un alıyordu. Önce en yakınımdaki çok da büyük olmayan marketlerde
durum nedir diye araştırdım. En kolay bulunanlar glütensiz ama nişasta içeriği
yüksek bilindik markaların glütensiz un karışımlarıydı. Birer paket ile
denemeye başladım. Gluten proteini oldukça yapışkan bir yapıda olduğundan
glütensiz unları bir arada tutacak ve kıvamını tutturacak bir (veya birden çok)
malzeme gerekiyormuş. Baktığım bulduğum tariflerde en makul geleni yumurtaydı.
Bir de zantan sakızı (xanthan gum) vardı
tariflerde ama hem kolay erişilebilirlik açısından hem de tam olarak ne
olduğunu çözemediğimden onsuz ilerlemeye karar verdim.
Ekmek
makinesi bu noktada elim ayağım olmuştu resmen. Kitapçığındaki glütensiz
tarifleri tamamen elimdeki malzemelere uyarlayıp biraz da kişisel yorumumu
katarak muhtelif çeşitte ve hiç biri birbirini tutmayan ekmekler denedim her haftaJ
Bu arada
karbonhidrata bağımlılığımı da sınamaya karar verdim. Zira ekmek olmadan
doymayan, makarnaya bayılan, pizzanın en sevdiği yeri kalın hamuru olan bir
bünye iken aslında uzun vadede çok iyi bir şey yapmadığımın da farkındaydım
tabi ki… Glütensiz ilk haftalarımı -kafamda tüm bu düşüncelerle- (sadece
kahvaltıda olmak üzere) en fazla 2 dilim ekmek yiyerek, tüm öğünlerimi farklı
şekillerde zenginleştirmeye gayret ederek geçirdim. Derkeeeen 2. Hafta ufaktan
kilo kaybettiğimi görünce bir şeyleri abarttığımı fark ederek karbonhidrat
seviyemi makul ölçüde sürdürmenin daha anlamlı olduğuna kanaat getirdim.
Sonrasında
muhtelif instagram (tarif ve bilgi amaçlı takip ettiğim hesapları yazının
sonunda paylaşacağım) hesaplarından takip ederek çeşitli denemeler yaptım.
Kahvaltılık tuzlu kekler, rafine şekersiz ve glütensiz muffinler derken baya
baya pratik ve hızlı çözümlerle günlük ihtiyaçlarımı çözebilmek ayrı bir
motivasyon oldu bana.
Zaten çooook
uzun zamandan beri marketten bisküvi, kuru pasta, vb şeyler almayı bırakmıştım.
Ama bitter çikolatayı nadiren ve küçük parçalar halinde hala tüketmeye devam
ediyorum. Bu sürecin bu açıdan da kafamdaki karar mekanizmalarını rahatlatan
bir etkisi olduJ
Ofiste yapılan toplu organizasyonlarda veya ikramlarda kafada dönen “Alıp yesem mi? Ama biliyorum ki çok
zararlı:/ ama reddedersem de kabalık mı olur? Alayım mı? Yok yok, ben almayayım en iyisi…”
gibi sorularla karar süreci çok daha kısaldı,
artık sadece “hayır teşekkür
ederim” deyip geçiyorum J
Aynı şey market alışverişleri için de geçerli tabi J Bazı reyonlar önünden bile
geçmemi gerektirmediği için market alışverişlerim artık çok daha hızlı, pratik
ve hesaplı J
Etraftan ilk tepkiler nelerdi? Gündemsel
çakışmaların etkisiJ
Tabi benim
gündemimde bunlar varken bir anda magazin gündemine de glüten düşüverdi.
Estetikle ilgili bir açıklama yapan Nesrin Cavadzade
sayesinde magazinsel gündem benim gündemle örtüştü. Tabi o andan itibaren
etraftaki glütensiz beslenmeye ilişkin algı deforme olarak, moda veya popüler bir
hareket olarak yaftalanma eğilimine geçti. Aslında kendimce doğru olduğunu ve
bana faydası dokunabileceğin, düşündüğüm bir seçim yaptım ama etiketlemek bu
toprakların mayasında varJ
(Ben de bu noktada etiketleme yapmadığımı söyleyemem ama yapmamaya gayret
gösteriyorum, bazen yaptığımı fark ettiğimde ise tabir caizse “geri basıyorum”...)
Moda olduğu
için yaptığım yaftası haricinde en çok karşılaştığım diğer bir tepki de “Amaaan… Fazla kilon yok nasılsa, istediğini YE boşver!” Derdim sadece KİLO değil desen de pek anlaşıldığını
düşünmüyorum, aynı sebepten ötürü düzenli spor yapma çabamı da gereksiz ve
anlaşılmaz bulan kafalardaki önyargılara sadece açıklama yapmak her zaman
yetmiyor, o kalıpları kırmak da zorlu ve uzun bir süreç neticedeJ
Bu arada
okumaya veya instagramdan izlemeye devam ediyorum tabi. Öğrenmek ve denemek
uzun bir süreç sonuçtaJ
Aşağıda ilk aklıma gelenler kitap ve hesapları ekliyorum. Yeni önerilere ve
yorumlara da açığım. Beklerim J
Kitap listesi
Tarifler ve bilgilenme amaçlı takip ettiğim
instagram profilleri
Sağlıcakla :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder