Yazıyla İKİ, Rakamla 2....

 

 

2 sene, 24 ay, 104 hafta, 730 gün, 17.520 saat... benden başka bir ben doğurmama vesile olan yavrumu kucağıma alalı geçen zaman... Bu 2 sene ikilikler açısından oldukça zengindi:

×          Hem 10 kaplan gücünde olmak hem çaresizliğin, güçsüzlüğün dibinde olmak gibi....

×          Anne olarak hem herşeyi yapabilecek kudrette hissederken bir yandan da yetersizlik hissinin içinde erimek,

×          Kadın olarak sanki kendimi bulmuş gibi hissederken aynı zamanda kendimi gayet çirkin, bakımsız ve pespaye hissetmem

×          Makyajı kurumsal hayata karşı protest duruşumla terkedeyazacak şekilde doğum iznine ayrılmama rağmen şu an makyaj yapıp kendimi iyi hissetmem.  

×          Herşeye herkese kafa tutarken aslında gerçekten muhtaç konumda olmak.

×          Hep olmaya çalıştığım cici kızlıktan öfkeli bir kadına terfi etmiş olmam. Öfkemi içimde tutmak için artık eskisi kadar çaba sarfetmemem.

×          Önceki Ayben’e dair herşeyi hafızadan silmiş gibi olmama rağmen –son aylarda- eski Ayben’e, yapabildiklerine, öğrenebildiklerine, araştırabildiklerine, kendini yenileyebilmesine ve yoğun (!) programında yetmediğini sandığı bol zamanına dair özlem duymam.

×          Kalbimin en dolu olduğunu sandığım zamanlara dönüp baktığımda biraz kapsayan ama yine de ufacık ironiyle gülümseyen bir bakış atıyorum... Zira bu kadar genişleyebildiğine ben de inanamıyorum.

Şimdi bu sürenin ve rakamların ifade ettikleri hep eksik kalacak ama yine de kaba bir hesap yapacağım. (Bu kadar süre içerisinde 9 günü ve geceyi ayrı geçirdim seninle, bu süreçte ömrümden kaybettiklerim ise günlerle anlatılamaz. Onun dışındaki ufak ayrılıklarımız annenin nefes molalarıJ)

Hergün en az 4 saatini uyu(t)mak için beraber geçirdik, 3.000 saate yakın bir süre demek 120 günden fazla bir süre... Bu sürelerde söylediğim şarkıların tekrar sayısı kimbilir kaçtır? Emzirdiğim süre ise bu sürenin misliyle fazlasıdır. Memelerimin mesaisi sadece emzirmeyle de bitmedi çoğu zaman, endüstriyel sağma makinesinin tatsız vakum sesi hala kulaklarımda... Artık saymayı bıraktığım kadar çok kez tıkanan süt kanalları ve mastit acısı, senelerdir ateşlenmeyen bünyeyi titreterek dize getirmiş ve hepsine rağmen senin için hep orada olmaya çalıştı bu memeler. Hergün inceden sızısına alıştığım memelerime müteşekkirim, bebeğime hem yatak oldular, hem de karnını doyurup fiziksel ve duygusal olarak beslediler. Bu memeler, bu kucak, bu kollar, bu ten, bu beden...Müteşekkirim!!!! İlk evin, yuvan ve ne zaman istersen sığınacağın liman!

Şimdilerde zorlandığım durumlarım olsa da bunların çoğu yetişkin dünyasına ait durumlar ve anne bunları çözmek için ve daha iyi, kendi gibi ve mevcut olarak senin yanında olabilmek için azami gayret içerisinde. Bu kafa eskisi kadar çalışmasa da asla durmuyor bebeğim.

Eskisi kadar planlı ve pratik değilim; kafamda her zamankinden fazla top çeviriyorum. Eskisi kadar sosyal değilim; senin büyümene eşlik edebilmek büyük bir şans! Saçlarımda sayılı beyaz vardı, şimdi ise aynaya her baktığımda yenilerini farkediyorum. Etrafımızdan çok insan çekildi, pandemi ve muhtelif sebeplerden seni bir köyle büyütmeyi ummuştuk ama ancak yeni yeni sosyal ortamlara çıkabiliyoruz. Toplum içerisinde daha görünür bir insandım; şimdi ise dışa açık olduğum kanallar park, kafe ve bu klavye... Bazı günler daha huysuzum, sana daha çok hayır diyorum, bazı günler ise kafam daha başka yerlere kayabiliyor seninleyken... Yapamadıklarımın, eksik yaptıklarımın muhasebesi hep içimde konuşması hiç bitmeyen bir geveze ses! Yapamadıklarımla, eksik yaptıklarımla yine de kalbimden taşan sevgiyi sana anlatmaya çalışıyorum. İnsan işte böyle defolu bir varoluş biçimi...

Asla dayanamayacağım şeylerde bile genişleyen toleransımın sebebi... Kalbimi genişletenim, ruhumu doyuranım... İlk doğum günün için kendimce içine bir sürü şey koyduğum, içimden sevgimi akıttığım 1 yastığının devamını getirebilmek için kendimde güç bulamadım. Özür dilerim! Başka uydurukçuluklarla telafi etmeye çalışacağımJ

Her gece yatarken seni koklayıp öperek ve her sabah elimden geldiğince daha “mevcut” olmaya devam edeceğim.

Bu yaşın hepimiz için büyük değişikliklere gebe. Umuyorum hepimizin keyifle ve kaygısızca atlatacağımız güzel günler göreceğiz. Hiç tahmin etmediğimiz kasisler, ani virajlar, yol ayrımları olacak elbette. Ben gücüm yettiğince gözlerine bakıp, saçlarını okşayıp, sana sıkı sıkı sarılıp çok sevildiğini ve her zaman güvende olduğunu hissettireceğim.

Ruhum, kalbim... Öğretmenim... Dönüştürenim... En güzel dersim... iyi ki geldin! Şiir gibi, dinlemeye doyamadığım bir şarkı gibi, huzur veren bir su gibi aktın ruhuma... Karnımdan koynuma geldiğin güne, kalbime düşürdüğün sıcaklığa, güzel ruhuna sevgimle ve her daim şükürle...

Birlikte yolcuğumuz 2 yıldan fazlaJ Seninle harika bir takım olduğumuza inanıyorum. Senin dünya üzerinde bağımsız bir bünye olarak varoluşunun ve benim de senin dışardaki hayatına şahitlik ettiğim 2 seneye; senin yaşını ve kendi analığımı kutluyorum!

Kelimelere dökemeyecek kadar ÇOK SEVİYORUM!

 

 

Ba(ğ)zı farkındalıklar...

 Dün üzerine düşünmek üzere bana yöneltilen 2 soru üzerine yazacağım.  "Yaratıcı özdeğerinin düşmanı olduğunu düşündüğün kim var? Veya ...